Kendin Ol
Kendin ol. Başkalarının sana
öğrettiklerini bir kenara bırak. Kendine has bir öğrenme tarzı geliştir. İster
deneyimleyerek, ister zihinsel yöntemlerle ya da canın nasıl isterse öyle
öğren. Başkalarının öğrettikleri doğru ve yanlışları gözden geçir. İnsanlığın
ortak değerlerinden geriye kalan ne kadar öğretilmiş bilgin varsa, onları
‘özelleştir’. Sende ne varsa senden olsun.
Mutluluğun Peşine Düş
Kendi mutluluğunun tanımını yap.
Sonra onun peşine düş. Yılma. Mutluluğun varılacak bir yer değil, bir yolculuk
olduğunu unutma. O yolda yürürken düşebilir, tökezleyebilir, sendeleyebilirsin.
Bu hedefine varmanı engellemesin. Düşmek, yeniden kalkmak ve daha hırslı
başlamak için bir bahanedir sadece, unutma.
Hayatı Sev
Dünyanın bir misafirhane olduğunu
unutmadan üstünde yaşadığımız toprağı, altında sevdiğimiz gökyüzünü ve
etrafımızda dünyanın dönüşüne eşlik eden tüm varlıkları sevmek için bahane
aramaya gerek yok. Hepimiz kocaman bir evde yaşıyoruz ve odaları başka
varlıklarla paylaşıyoruz. Bir çiçeğin masumluğu, annenin fedakarlığı,
yıldızların zarifliği, çocukların neşesi… Hepsi bizim hayatımızda karşılık
beklemeden oluveren şeyler. Yaşamı seversek kavuşmayı da, ayrılığı da, ölümü de
severiz. Çünkü hepsi birbirinin kardeşidir.
Tembellik Yapmak İçin Tüm Fırsatları Değerlendir
Nasıl olsa istesen de istemesen
de çalışmak zorundasın. Zorunda olmadığın şey tembellik yapmak. Sık sık
tembellik hakkını kullan. Çalışmanın yoğun temposuyla es geçtiğin birçok güzelliğin
farkına tembellik zamanlarında varacaksın. En azından tembel tembel vakit
geçirdiğin bir günün gecesinde göreceğin rüyaların bilgelik dolu olduğunu
göreceksin. Çünkü bilgelik insana rüyada gelir ve rüya dingin olmayan zihne
misafir olmaz.
Küçük Ayrıntıların İnsanı Ol
Dünya büyük bir yer. Gezegenler,
yıldızlar, gökdelenler, evler, arabalar, caddeler… Hepsi büyükler ve öylece
karşımızda duruyorlar. Kocaman bir evrenin içinde saklı olan hayatın küçük
ayrıntılarını es geçme. Sevgilinin cebine sevdiği şekerden koy, çocuğun bir
hata yaptığında kızmanı beklerken onu öp, arkadaşını plansız aniden bir çay
bahçesine götür, canın çektiğinde atlayıp arabaya/otobüse, şehrin en uzak
yerindeki sevdiğin işkembeci, dürümcü, şalgamcı, kokereççi, tatlıcı, çorbacı amcayı
ziyaret edip kendine bir ziyafet çek.
Dünyanın En Saçma Hayali Seninki Olsun
Hayal et. Hayal eden sadece bu
dünyada yaşamaz. Onun hayal ettiği kadar çok dünyası vardır. “Büyüdüm, adam
oldum, hayal kurmak benim neyime?” deme. Güneşe yolculuk yapan ilk insan sen
ol, kanatsız uçabilen ilk kişi de... Hatta kelebek kız ol, ejderha adam...
Sevdiğin yazarın evine misafir ol, onun kulağına ölümsüz eseri için birkaç
cümle fısılda. Beğendiğin komutanın yanında savaşlara katıl, zaferler kazan,
payına düşen mutlulukları canının istediği kadar al.
Sıkı Bir Dostun Olsun
Sıkı bir dost edin kendine. Yeri
geldiğinde arkadaşın, yeri geldiğinde kardeşin, yeri geldiğinde kendin
olabilecek kadar dost olsun sana. Gerektiğinde çekinmeden ağlayabilmesin
omzunda, gerektiğinde tüm malını paylaşabilsin senle. İşte böyle bir dost
bulursan, 7 milyar insanın kalabalıklığı seni korkutmaz. Yel değirmenlerine
bile saldırabilirsin, en azından yaralarını saracak birisi var.
Ara Sıra Kayıp Tayfa Ol
Gönlünün okyanuslarına yolculuğa
çık canın istediğinde. Yapılacak işleri bir kenara bırak, en büyük işin
okyanustaki hazine adasına varmak olsun. Adada keyfince yaslan kayalıklara,
balık tut uzun uzun ve şarkılar söyle dalgalarla beraber. Kayıp bir tayfa olup
pusulanın seni nereye götürdüğüne bakmadan atıl uzak köşelere. Otobüsle gitsen
bile küçük bir kasabaya, farz et ki Barbaros’un gemilerinden birindesin ve
denizler ortasında rüzgar saçlarını savururken, sen de içinin sıkıntısını
savuruyorsun geride kalan limanlara doğru.
Kaynak: Murat Karanfil
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder