"Hayallerinizi
gerçekleşmek için size sihirli gücü
verecek aslan her
birinizin içinde yatıyor. Onu
salıvermenin şimdi tam
zamanıdır."
Anthony Robbins
Bir mucize beklediğinizde bunu çok iyi düşünüldüğünüzden
aslında mucize olmadan da siz mucizeye kavuşmuş oluyorsunuz. Zihninizi buna şartlandırıyorsunuz.
Böylece olumsuz şeyler yerine olumlu şeylere odaklanıyor ve değerinizi
biliyorsunuz. Sizin hiçbir işinize yaramayacak olan şeyleri düşünmeye vakit
ayırmıyor, bunun yerine sizi mucizelere götürenlerle meşgul oluyorsunuz.
Hayatınız bir nehir gibi hayallerinize ve mucizelerinize doğru akmaya başlıyor.
Siz çok iyi hissetmeye başlıyorsunuz...
Mucize sözcüğünün diğer anlamları da "harika, üstün olay"dır.
İnsanüstü olaylardan farklı olarak doğaüstü olaylarda da bu kelime
kullanılmaktadır. Ayrıca sıra dışı etkiler yaratma gücü de mucize kelimesiyle
ifade edilir. Dolayısıyla mucizeler olağanüstü, sıra dışı, harika, nitelikli
başarılar gerektirir.
Her zaman küçük adımlarla başlayım diyorsanız şimdi önce
küçük mucizeleri bekleyin. Sonra da büyüklerine doğru gidin. Yapacağınız tek
şey inanmak, hem de çok inanmak. İşe bu denli benliğinizle tutunduğunuzda hiç olmaz dediklerinizi
bile başardığınızı göreceksiniz. İnanın ve hayallerinize sarılın yeter ki.
Kendini küçümseyen insanlar mucizeleri kendilerinin
gerçekleştirebileceklerine inanmazlar. Büyük işlerle uğraşmazlar.
Uğraştıklarında ellerindeki fırsatları veya yetenekleri de küçük görüp tüm kapıları kapatacaklardır. Kendisini yeterli görüp,
yeteneklerine inandıkları zaman ise mucize psikolojisine girecekler ve
mucizeler birbirini takip edecektir.
Umutlu olmak ve olumlu düşünmek engellerin hiç sevmediği iki
şeydir çünkü insanlar bunlara sahip olduğunda başarısızlık da onları terk
etmeye başlar. Engelleri mutlu etmek istiyorsanız olumsuz düşünün. Sürekli
umutsuzluğa kapılın.
Mutlaka amacınıza ulaşırsınız. Umut etmeye devam edeceğim
diyorsanız, engeller şimdeden bağırmaya başladı; "Başarı geliyor, yolu
kapayın" diye.
Bunun toplumsal anlamda bir ispatını görmek için şu örneği
ele alalım.
Bir iş iş
toplantısında bulunan yöneticiler içinden beş tanesi erkek, bir tanesi
kadındır. Toplantı tüm hızıyla devam ederken yöneticiler bir sorunla karşılaşırlar.
Erkek yöneticilerin hepsi soruna farklı açılardan bakar ama hepsi de sonu umutsuzluğa
giden farklı açılardan... Uzun
tartışmalar sonucunda çözüm bulunamaz ve sözleşmenin iptali gündeme gelir.
Sonra kadın yönetici buna karşı çıkar ve "sorun varsa çözüm de
vardır" diyerek şöyle devam eder: "Düşünmemiz gereken şey, kesinlikle
bir çözümün olduğu ve kesinlikle o çözümü bulabileceğimiz. Sonrasında sorun
diye bir şey kalmayacaktır."
Bu sözler erkeklere hiç inandırıcı gelmez ve alaycı bir ifadeyle
gülümserler. Kadın ise konuşmasına devam eder: "İlk yapacağımız şey olumlu
düşünmeye başlamak, şu umutsuz bakış açımızı bir kenara bırakalım artık. Burada mutlaka çözümün
olduğunu ve bunu bulabilecek kadar akıllı olduğumuzu kabul edelim."
Bu sözlerin üzerine ortamdaki olumsuz hava dağılır ve konuyu
adım adım ele alıp çözümü bulmaya kararlı hale gelirler. Sonunda da bulurlar.
O kadın, yönetici arkadaşlarına, eğer başarabileceklerini düşünürlerse
başarabileceklerini öğretir. Bu iki sonuç arasındaki tek fark olumlu düşünmektir.
Aklınıza güvenin ve imkânsızlık, başarısızlık gibi kelimeleri hayatınızdan
silin. Her problem için bir çözüm yolu vardır, tıpkı bugüne kadar çözdüğümüz
test sorularında olduğu gibi. Bu kapasiteye sahipsek tek olay kendimizi
inandırmak; başarabileceğimize, yapabileceğimize... En karanlık zamanda umutlu olunursa
her yer aydınlanır...
Yenilgiyi aklınızdan çıkardığınızda yaşamınızda yenilgi diye
bir şey olmaz.
Felç geçirmiş ve tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuş biri
ÖSS'ye hazırlanmaya çalışıyordu. Motivasyonu oldukça iyiydi ve onu hiçbir şey
durduramıyordu. "Felçli olan yerim sadece vücudumdur, beynim değil."
diyordu...
Çok fazla insan aşağılık duygusunun, korkunun, kendinden
şüphe etmenin acısını çekiyor. Gözlerini olası sonuçlara öylesine kapatıyorlar
ki nasıl olumlu olanları düşünebilsinler.
Sizin en iyi aracınız zihniniz. Lütfen ona hak ettiği değeri
gösterin ve sağlıksız düşüncelerin beyninize sızmasına engel olun.
Mucize kavramı, gitgide yaygınlaşan kötücülük, olumsuzluk
tavırları yüzünden yok olmakta. Bu
gençliğe karşı işlenen bir suçtur ve cezası ağırdır, gelecekte karanlık
içinde görmek
zorunda kalacak insanlar... En büyük hata genç insanların hayallerini
çalmaktır. Bu suçları işlemekten uzak durunuz.
Şu günlerde gençlerden birçok mail alıyorum. İçlerinden birini
sizinle paylaşacağım. Bu, benim en çok etkilendiğim başarı hikâyelerinden biri:
"Ben 20 yaşındayım. Size iki sene önce üniversiteye hazırlanırken
mail göndermiştim. Ben geçirdiğim bir trafik kazasında bacaklarımı kaybetmiştim
ve bundan dolayı iyi motive olamıyordum. Bu durum benim neredeyse tüm yaşantımı alt üst
ediyordu. Dolayısıyla ÖSS'ye hazırlık sürecimi de... Sizinle iletişime
geçmiştim, umarım hatırlıyorsunuzdur, uzun bir dönem de ne yapmam gerektiği konusunda bilgilenmiştim.
Bu süreç içinde beni sürekli yönlendirmeniz ve motive
etmeniz bana çok şey kazandırdı. Şu an üniversite 2. sınıftayım.
Tıp okumak istiyordum ve istediğime ulaştım. Şu anki
mutluluğumu anlatmam çok güç; çünkü olağanüstü bir değişim sağladım ve
istediğim yeri kazandım. Ben bu kadar şeyi yapabildiysem herkes isteklerine
ulaşabilir. Tek iksir, inancı yitirmemek; hedeflere ulaşılacağına dair
inancı..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder