Her gün defalarca önerilenlerin derlenip toplanıp 50 maddeye
sığdırılmış halinden başkası değil sunduğumuz bu şifreler. Mutlu olabilmek
için, içinden çıkılmaz kodlar, enine boyuna analizlerse beklediğiniz, yanlış
kapıyı çaldınız.
Gazanfer Sanlıtop’ın 40 yılı aşkın iş, ev, aile, sosyal hayatında
yaşadıklarından damıtarak okurlara sunduğu Mutluluğun 50 Şifresi’nin özetini
Genç Gelişim okurları için hazırladı.
Herkesin dörtnala peşinden koştuğu mutluluğu yakalayan talihlilerden
olmak istiyorsanız, sunması bizden olan bu şifreleri çözmek size düşüyor.
1.Çıkmaz
Sokaklara Girmeyin: Mutluluk bizlere çeşitli yollarla ve şekillerle gelir.
Ama en doyurucu olanı, emeğimiz ve yüreğimizle elde ettiklerimizden duyduğumuz
hazlardır. Elbette en göze batanı da, o başarılı çalışmalar sonucu elde
ettiğimiz güzelliklerdir. Ve işte çıkmaz sokaklarda
dolaşmanın hüzünlü sonucu: Çalışmak, başarmak ama göze gelir korkusuyla
yeterince tadına varamamak. Asılsız inançlar ve anlamsız saplantılar yüzünden
mutluluğa uzak durmak.
2.Önce
Sağlığınızı Düşünün: Sağlığınızı
yitirdiğinizde, bir gün önce tadına doyamadığınız bir yemeği, ertesi gün
hastalandığınızda, tatmak bile istemiyorsunuz. Değer ölçüleriniz değişiyor.
Geçmişe bakarken garipleşiyorsunuz. Hele bir de, ümitsiz bir hastalıksa sizi
sağlığınızdan eden, çaresizleri, mutsuzları oynuyorsunuz.
3.İçinize
Kapanmayın: insan, yaratılışından beri her geçen gün, artan bir şekilde
sosyalleşmekte ve diğer insanlara daha bağımlı hâle gelmektedir. Bütün mesele,
bireysellik ile toplumsallık arasında iyi ve makul bir denge kurmaktır. Tatlı hülyalara dalmamıza, hayaller kurmamıza elbette
kimseler karışamaz ama, o hayaller ve o hülyalar, düştüğümüzde yara
alabileceğimiz yükseklere de çıkarmamalı bizleri.
4.Aklınızı
Kurtarın: Mutluluk, güzel yönü yakalama sanatıdır. Her şeyi iyi yönüyle
görmek, kötüye prim vermeden, bazı şeyleri görmezden gelerek, bazı şeyleri
duymazdan gelerek, bazılarını da unutarak gönül doygunluğuna ulaşmak, bir
anlamda üç maymunları oynamaktır.
5.Alışkanlıkların
Kölesi Olmayın: İnsan denen varlık yaratılırken, mayasına merak da konmuş
olsa gerek. Çünkü, ilk olarak karşılaştığı şey ne olursa olsun, bütün
teferruatıyla tanımak, öğrenmek istiyor. Bu önüne geçilemez merak, insanı bazen
iyiliklere ulaştırabildiği gibi, dönüşü olmayan kötü alışkanlıklara da
götürebiliyor.
6.Zirveye
Özenmeyin: Zirve denilen yer dağ olsa; kar, tipi, fırtına çıkar, uçar
gidersiniz, dal olsa kırılır düşer gidersiniz. En iyisi, göze batmayacak kadar
aşağılarda, tatmin olacak kadar yukarılarda bulunmaktır. Yarınlardan emin
olarak çalışmak, iyiye ve güzele ulaşmanın huzuru içinde, mutluluğun tadına
varmaktır.
7.Zamanı
Doğru Kullanın: İnsan doğar, büyür, gelişir, yaşar ve ölür. Bu bizim
kaçınılmaz gerçeğimiz. Sadece, doğumla ölüm arasında geçen zaman kişiye göre
değişkendir ve bizler onun ne kadar süreceğini bilemeyiz. Mevlâna,
Mesnevi’sinde, insan ömrünü bir duvarın arkasında duran yumağa benzetmiş.
Bizlere sadece o ipin ucunu çekmek düşüyor. Üstelik, o yumağın ne zaman
boşalacağını bilmeden.
8.Doğa
ve Yeşille Kucaklaşın: Tabiatta bulunan hiçbir renkte, yeşildeki kadar
fazla ton yok. Daha doğrusu; varsa bile o farkları böylesine büyüleyici olarak
hissedemiyoruz. Yılın hangi mevsiminde olursa olsun, etrafımıza alıcı gözle
baktığımızda yeşilin, sarıdan maviye uzanan o muhteşem ve büyüleyici tonlarıyla
karşılaşıyoruz.
10.Güzel Sanatlara Yönelin:
İnsan, duygu ve düşünceleriyle birlikte, özellikle, heyecanlarıyla yaşar.
Güzellikler karşısında heyecan duymak, hayattaki lezzetlerin en yükseğidir.
İlham denilen olay, bediî (estetik) bir heyecandır. Ruhun güzelle karşılaşması
bir anlamda, güzel sanatlara atılan ilk adımdır. Çünkü o heyecanla birlikte
sanat eseri ortaya çıkar.
11.Yaşlanmaktan Korkmayın:
Ölümün, er veya geç, herkesin başına gelecek bir gerçek olduğunu kabul
ettiğimizde ve ecelin ne olduğunu anladığımızda, hayata daha başka gözlerle
bakabiliriz. Yaşadığımız her saniyenin değerini bilerek, her nefesten ayrı
tatlar alarak mutluluğa ulaşabiliriz. Gençler ümitle, ihtiyarlar hatıralarla
yaşar…
12.Tecrübeye Saygılı Olun:
Tecrübelerden ibret almayan, başarıya ulaşamaz. İnsanın, gelişmesini
tamamlaması ve sürekli mutlu olabilmesi için, kendisinden önce yaşanan acı ve
tatlı olayların özümsenmesiyle günümüze kadar gelen deneyimlere ihtiyacı var.
13.Sorumluluk Almaktan
Kaçınmayın: Tabiatta her şey bir denge içindedir. Başarı ve mutluluk, bir
tahterevallinin aşağıda kalan koluna yerleştirilmiştir. Öbür tarafa gönlünüzü,
emeğinizi koyarken, riskinizi de eklemezseniz, o güzellikleri yukarıya
kaldıramazsınız.
14.Hatalardan Kaçının:
Elbette hatalarımız olacak. Önemli olan, elden geldiğince dikkatli davranmak,
aynı hatalara tekrar düşmemektir. Bazı küçük hataların bizi bu konuda eğittiği
de söylenebilir. Yeter ki, o hatalardan gerekli dersleri çıkarabilelim.
15.Güven Duygusunu Yakalayın:
Kendisini güvende hissetmeyen insan, parası, serveti; ne kadar artısı olursa
olsun, gerçek mutluluğa ulaşamaz. Mutluluk, bir anlamda rahatlamadır ve o
huzuru sağlayacak tek etmen de güven duygusudur.
16.Danışmaktan Çekinmeyin:
Bilemediğimiz konularda birilerine danışmamız, peygamberimizin, önemli bir
tavsiyesidir. Ama onun da önemli bir şartı var: Danışılan kişi seçkin olacak.
Hani, halk arasında “bir bilene soralım” derler ya, işte öyle…
17.Alçakgönüllü Olun:
Birçok insan, hayatının büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için heba
edermiş. Olduğumuz gibi görünmekten çekinmemeliyiz, ya da bir gayret gösterip,
görünmek istediğimiz gibi olmalıyız.
18.Olumlu Düşünün:
Başarıya giden yolda karşınıza çıkabilecek zorlukları, olağan şeylerden
saymalısınız. Her şeyi hayra yormaktan daha etkileyici bir rahatlama olamaz.
Bakış açısı da çok önemlidir. Olumlu düşünmenin yolu, kendinizle barışık
olmaktan geçer.
19.Her Şeyi İyiye Yorun:
Hayatta birçok şeyin gidişini durdurmanın elimizde olmadığını çok iyi
biliyoruz. Onlar için bir şey yapamayız ama, yine biliyoruz ki, birçok olayı da
yanlış yorumlarımızla, kendimiz içinden çıkılamaz hâle getiriyoruz. Her şeyi,
en azından ilk önce iyi tarafından ele almalıyız. Birazcık pembe gözlükle
bakmaya çalışmalıyız.
20.İşinizi Severek Yapın: Bir
kitabede bu konuya dair şunlar söylenmiş: “Seveceğin bir iş seçersen, hayatın
boyunca bir an bile çalışmış olmazsın. İşini öyle sev ki, başarıların bedenini
ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış
olacaksın. Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.
İşin ne kadar küçük olursa olsun, onunla ilgilen. Hayattaki dayanağın odur.”
21.Geniş Yürekli Olun:
Karşılaştığımız güçlüklere geniş açıdan bakmayı becerebildiğimiz anda birçok
sorunun kendiliğinden eriyip gittiğini görürüz. Dar açıdan baktığımızda ise
başımız dertten kurtulamaz, mutluluğu bir kere daha geri çevirmiş oluruz.
22.Mal Mülk Hırsına
Kapılmayın: Böylesine kırılgan bir ortamda, büyük hırslara kapılarak, belki
de, birilerinin mutsuzluğuna yol açarak zenginlik savaşı vermek, bir anlamda,
hayatı o uğurda harcamak anlamına da gelebilir. Kazanılacak çok daha güzel
şeyler olduğunu unutmamalıyız.
23.Bilginizi Paylaşın: Bilgi
kopyalanır. Kopyalandığı yerde aynen kalır. Kısacası, bilgiyi verenin herhangi
bir kaybı olmaz. Ayrıca, “öğretirken öğrenmek” bilinen bir gerçektir. Bilgiyi
paylaşmayanın kusuru kıskançlıktan ibarettir. Başkası mazerettir.
24.Vermeleri Yarınlara
Bırakmayın: Ağaçların, güllerin budama mevsimi vardır. Ancak o zaman
budanırlarsa, dallanır, budaklanır, daha gürleşirler. Mevsimi kaçırırsanız
eğer, tersine döner her şey. Vermeleri yarınlara bırakmayın. Gün gelir o
sakladıklarınız size de yaramaz.
25.Haklara Saygılı Olun:
Kul hakkından korkan esnafımız, tartı yaparken kefeye fazladan bir şeyler koyar
ve “bu da benden cabası” der. O fazlalık, bir anlamda, tedbirdir. Bazısı da,
daha ağır çeksin diye, kefenin altına bir şeyler yapıştırır. Ne yazık ki o
zavallı insan, yakınını daha baştan sele bırakmıştır.
26.Başkalarıyla Yarışmayın:
İnsan dediğin, her vesile ile başarılı olmak ister. Çünkü, bir sorunu kendi
başına halletmenin verdiği mutluluğu, başka hiçbir şey veremez. Bir yarışta
kazanılan başarının sağladığı mutluluk ise, daha anlamlı ve sevindiricidir. Ama
unutmamalıyız ki, her yarışın bir galibi olduğu gibi, bir de mağlubu vardır.
Her mutluluğun karşısında, bir mutsuzluk boy gösterir.
27.Tatlı Dilli Olun: Güzel
şeyler görmek, tatlı sözler işitmek istiyor herkes. “Yumuşak söz, insandaki
öfke ateşine karşı soğuk su işlevi görür” demişler. Konuşulan ağır ve sert
sözlerin daha değişik ifade yolları vardır. O söylenecek şeyi, hafif olan
sözlerle ifade edebiliriz. Birilerine güler yüzle ve tatlı sözlerle hitap
etmekle ne kaybımız olur?
28.Güler Yüzlü Olun: Ne
kadar iyi niyetli ve temiz duygularla yüklü olursak olalım, karşı tarafa
vereceğimiz ilk mesaj dış görünüşümüzle gerçekleşir. Karşı tarafta, bizim
hakkımızda oluşan kötü izlenimi silmek, zannedilenden de zor, hatta bazen
imkânsız gibidir. Her ne kadar; “insanın yüzü, içinin aynasıdır” denilse de,
birazcık gayret göstererek o görüntüyü iyimser hâle çevirmek elimizdedir.
29.Dürüst Olun: Dürüst
insan, kendisine güven duyulandır. Güven duyulan bir insan olmak ise, en büyük
mutluluk nedenidir. Dürüstlük mutlak bir olaydır. Belli limitleri yoktur. En
küçükten en büyüğe, hiçbir ayrım yapmadan doğruluktan sapmamaktır.
30.Israrcı Olmayın:
Dilimizde, “huyundan gitmek” diye bir deyim var. İnsanları oldukları gibi kabul
etmekten daha rahatlatıcı bir davranış olamaz. Aksi halde kendimizi, bile bile
sıkıntıya sokarız. Hem başkalarını kırar, hem kendimiz üzülürüz. “Dediğim
dedik, çaldığım düdük” demekle, üzüntüden başka elde edebileceğiniz bir şey
yoktur. Şunu iyi bilmeliyiz ki, yaralar kaşıyarak iyileştirilemez.
31. İyilerle Dost Olun: Gerçek
dost, insana güç ânında Hızır gibi yetişendir. Ve bunu, herhangi bir karşılık
gözetmeden yapandır. Canı için canını, malı için malını göz kırpmadan tehlikeye
atabilendir. Gerçek dostlar, kendileri kötü olsalar bile sevdiklerine zarar
veremezler.
32.Vefasız Olmayın:
Vefasızlıklarda, dostlar tarafından aldatılmış olmak vardır. Sevilen ve
güvenilenin ihaneti, kalbin derinlerinde öyle yaralar açar ki, her nefes
alışınızda, her kalp atışınızda bir daha hatırlarsınız. Ahde vefa, kişinin ağzından
her çıkanın bilincinde olmasıdır. Söz verip ümitlendirdikten sonra, vefasızlık
yapmak kadar kötü bir davranış olamaz.
33.Az ve Öz Konuşun: Sözün
güzelliği, cahilin anlayacağı, bilgenin zevk alacağı gibi olmasıyla ortaya
çıkar. Aklı başında bir insan sözcüklere egemen olur, sözcüklerin kendisine
hükmetmesine izin vermez. Ahmak insanlar ise hiddeti cesaret, dik başlılığı
metanet, gururu yükseklik, gevezeliği güzel konuşma, edepsizliği meziyet
zannederler.
34.İnsanları Boş Yere
Ümitlendirmeyin: Uçurtma göklere yükseldikçe pek güzel görünür. Onu
seyretmek de, insana huzur verir. Ama aynı uçurtma bir şekilde ters dönüp yere
çakılınca parçalanır, darmadağınık olur. Aynen ümitleri kırılan insanlar gibi.
İnsancıkları mutsuz etmeye hakkımız yok. Sonra unutmayalım ki, aynı
haksızlıklar bizlere de yapılabilir. Önemli olan sonuçlardır.
35.Affetmeyi Öğrenin: Affetmek
ve unutmak, karşı tarafa da, unuttuğunuzu hissettirebilmek en güzeli.
Böylelikle, o insanın hatalarından dolayı pişmanlık duyması ve iyiliğe yönelme
şansı da doğar. Ama bağışladığınız insanı, her karşılaştığınızda bakışlarınızla
ve davranışlarınızla ezmek yolunu seçecekseniz eğer, onu doğru yola yöneltme
şansını daha işin başında kaybedersiniz. Öyleyse, o insanı affetmeyin daha iyi.
36.Küçük Mutluluklara Önem
Verin: Mutluluğun doruğuna küçük basamaklarla çıkılır. Küçük mutlulukları
yaşamak, bir anlamda küçük taşları bulup taşımak, çok daha kolay. Çünkü
gözünüzü büyük taşlara dikerseniz, belki de onları kaldırmakta, taşımakta
güçlüklerle karşılaşabilirsiniz. Onların meraklıları da çok olabilir. Size sıra
gelmeyebilir. En iyisi, küçük mutluluklardan başlamak…
37.Haddinizi Bilin:
Haddimizi bilmiyoruz. Günlük hayatta, hemen söze karışıp görüş bildiriyor,
fetvalar veriyoruz. Durmadan çizmeyi aşmakla meşgulüz. Biri iyi bir şey yapmaya
görsün. Hemen ortaya atılıp tenkidi yapıştırıyoruz. Yok şurası şöyle olmuş, yok
burası böyle olmamalıymış, konuşup duruyoruz. Peki, gel de sen yap bakalım
denilince de, donup kalıyoruz. “Ergene eş boşamak kolay” derler ya, bu da öyle
bir şey!
38.Hayatınızı Başkalarına Göre
Kurmayın: Her davranışlarında başkalarının onayını arayan kimseler, hayatın
birçok güzelliğini ıskalarlar. Özellikle evhamlı insanlar, kendilerini öylesine
başkalarına bağlı hâle getirirler ki, yalnızca kendilerine ait olması gereken
özel hayatlarını bile yeterince yaşayamazlar. Onun bunun oyuncağı hâline
gelirler. Hayatları kararır.
39.Cenneti Şimdiden Yaşayın:
Dünyevî cenneti şimdiden yaşamak o kadar zor değil. Bunun için yapılması
gereken ilk şey, mutluluğun gerektirdiği eylemleri vaktinde ve zamanında,
hakkıyla yerine getirmek ve ileriye ümitle bakmaktır. Üstelik o zaman,
kötülüklerden uzak kalacağımız için, belki de cenneti yakalayabilmek uğruna
cehennem ateşiyle yıkanmamıza gerek kalmayabilir.
40. Gurur Kalkanına
Sığınmayın: Ama her güzel şey gibi, güzel huylara ulaşmak da zor. Olay
sadece olduğunuz gibi görünmekle, ya da göründüğünüz gibi olmakla bitmiyor. Bir
de olmak istediğiniz gibi görünmek var ki, en zoru ve en tehlikelisi bu olsa
gerek. Çünkü, istediğiniz gibi
olamazsanız eğer, o görüntüye ulaşabilmek için, yanlış şeyler yapmak zorunda
kalıyorsunuz demektir. Mecburen gurur denen kalkana sığınıyorsunuz. Oysa o
kalkan, sadece bir yönünüzü gizleyebiliyor.
Bir anlamda, kendinizi inandırıyor ama aldandığınızın farkına
varamıyorsunuz. Önemli olan, kim olduğunuzun farkına vararak, olduğunuz gibi
görünmenizdir.
41.Yaşamı Savaşa Çevirmeyin: Her
zaman istenilen sonuçlara ulaşmak kolay olmuyor elbette. Zaten senaryoyu hazır
bulduğumuz için, sadece küçük detayları değiştirebiliyoruz. Fakat, sahnemiz ve
dekorlarımız cennet gibi güzel. Oysa bazıları, bu oyunu farklı yorumlayıp ona
göre oynama eğilimindeler. Onlara göre sahne bir savaş alanı, dekorlar birer
silah, kendileri de birer savaşçı. Bütün uğraşları bu amansız savaşı kazanmak
adına.
42.Saygıyı Elden Bırakmayın:
Saygı sevginin temelidir. Saygının olmadığı yerde, sevgi yaşamaz. İnsanın,
saygı duymadığı birine sevgi göstermesi beklenemez. Saygı görmek ise, layık
olmakla mümkün görünse de o ayrımı yapmak her zaman elimizde olmayabilir. Bu
nedenle, insanın kendi dışındaki her şeye; yalnız insanlara değil, bütün
canlılara ve eşyaya da saygı göstermesi şarttır.
43.Aşk İle Yaşayın: Aşk
bir masaldır, bin yıllardır anlatılan. Aşk bir meseldir; düşünce anlaşılan. Aşk
bir sevgidir, güzelliğe duyulan. Aşk bir eylemdir, karşılıksız yapılan. Aşk bir
hazinedir, yüreklerde korunan. Aşk bir ırmaktır, yükseklerde çağlayan. Aşkın
gözü değil, aşka düşendir kör olan.
44.Kötü Örnek Olmayın:Kolayı
herkes becerir. Önemli olan; zor da olsa iyiye, güzele ve doğruya yönelmektir.
Kolay sonuçlara ulaşabilmek uğruna, başkalarına zarar vermeyelim. Kötü örnek
olup, başkalarını da heveslendirmeyelim. Karşılıklı olarak, mutlulukları
engellemekten kaçınalım.
45. İsraftan Kaçının:
İnsan her şeyin değerini kaybedince anlıyor. Oysa bilmiyor ki, elden kaçırılan
bir şeyi geri almak için harcanan emek, onu elde tutmak için harcanandan kat
kat fazla. Paranızı, zamanımızı ve en önemlisi, sağlığımızı boş yere
harcıyoruz. Savurganlık sonucu kaybettiğimiz değerlere ihtiyaç duyanların ne
kadar çok olduklarının bile farkında değiliz.
46.Önce Anlayın: Söz,
anlamak isteyene söylenir. Anlamak istemeyen, sözleriniz ne kadar değerli
olursa olsun anlamaz. Böyle insanlara dert anlatmak deveye hendek atlatmaktan
daha zordur. Bu konuda ısrarcı olmanın anlamı da yoktur. Hem canınız sıkılır,
hem sağlığınız. En iyisi işi uzatmamaktır.
47.Mutluluk İstemekle Başlar:
Mutlu olmak, neyi istediğinizle doğrudan ilgilidir. Ama bu istek doğrudan bir
şeyin olmasını değil, bizzat mutluluğun kendisini istemektir. Kısacası; mutlu
olmamız için mutlaka arzuladığımız isteklerin gerçekleşmesi şart değildir.
Onlar olsa olsa birer vasıtadır mutlu olabilmemiz için. Özlemek ve hayal
etmekle de ulaşılabilir mutluluğa. Yeter ki, içimizde ona ulaşmak için yanan
bir ateşimiz olsun. Yeter ki, ona ulaşmak için kayıtsız şartsız bir istek
duyalım.
48.Mutluluk İnançlarla
Gelişir: Her insan topluluğu, az veya çok, bir inanca sahiptir. Adına doğa
deseler, başka söylemler de bulsalar, ateistlerin bile kendilerince birer
inançları vardır. Çünkü insan, yalnızca etten ve kemikten ibaret bir varlık
değil; onun yüreği var, gönlü var, ruhu var. İnançlarımız olmasaydı eğer,
acılara katlanamaz, güzellikleri hazmedemezdik.
49.Mutluluk Paylaşmakla Büyür:
Mutluluk vermekle başlar. Yükselen, olgunlaşan insanlar, hep vererek yükselmiş
ve olgunlaşmışlardır. Emeğinizle, gönlünüzle, yüreğinizle elde ettiklerinizin
bir bölümünü, ona en çok ihtiyacı olanlarla paylaşmaktan daha doyurucu bir
duygu olamaz.
50.Mutluluğun Yolu Sevgiden
Geçer: Mutluluk, güzelliği yakalama sanatıdır. Her şeyi iyi yönleriyle
görmek, kötüye prim vermeden gönül doygunluğuna ulaşmaktır. Kötü olan ne varsa
görmezden gelmek, bir anlamda üç maymunları oynamaktır. Sevgiyle birlikte
insanların gülen yüzlerini görmeye başlarız. Dünyaya seven gözlerle bakarız.
Mutluluğu yaşarız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder