Yusuf Ziya Ortaç’tan Hayat Önerileri



İç dünyamızdan dış dünyamıza vuran ışık neden söndü? Zeka ve sıhhatimizin üstünden bulutlar mı geçiyor yoksa? Güzel yaşamasını neden bilmiyoruz. Ne mutlu güzel yaşayan insana. Oysa…


Kavgasız otobüse binemiyoruz, kavgasız otobüsten inemiyoruz; şarkı söylemiyoruz, şarkı dinlemiyoruz.

Fotoğrafçı mekanların bakınız: Resimlerin çoğu, yumruk çenede, hücum planları düşünen birer Napolyon.

Güzel bir kız geçiyor yoldan. Şeker mi şeker! Ama kaşın biri yerde, biri gökte! Burun delikleri öfkeyle kabarmış! İnsanın, üç parmak ucuyla çenesinden tutup soracağı geliyor.

Gülmüyoruz. Hayata güzel bakılıp iç dünyamızdan dışarıya rengarenk ışıklar yayılsa…

Amerika’dan “Hayatı Güzel Yaşa” Hastanesi varmış. Eli bal satan esnafın suratı sirke satıyor.

Gülmüyoruz.

Şu yüzlerine cenaze evinin hüznü sinmiş kalabalık, şehir tiyatrosunun komedi kısmından çıkıyor.

Boğaziçi vapuru, bir kamara dolusu asık surat taşıyor.

Tramvaylar, tüneller, otomobiller, seyyar bir hastanenin melankolik koğuşları.

Gülmüyoruz. Gülme zamanı gelmedi mi artık!...



Lilay Koradan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder