"Engeller gözümüzü
hedeften ayırdıktan
sonra karşımıza çıkan
korkunç şeylerdir."
Henry Ford
Üniversiteye hazırlanan her öğrencinin önünde engeller vardır.
Bu engeller iki tanedir.
Bunlardan birisi öğrencinin dış çevresi, özellikle
arkadaşlarıdır. Üniversiteyi kazanma umudunu kaybetmiş karamsar arkadaşlar
birinci sıradaki engellerdir. Kazanmak konusunda uzaktan yakından bir umudu olmayan arkadaşlar...
Sizin ders çalışmanızı ve kazanmanızı istemedikleri için ders
çalışmanıza engel olabilecek ne varsa onları yaparlar.Hatta çalışmanın o kadar
önemli olmadığını söyler ve kazanmanın bu yüzden zor olduğuna dair bir yığın
mazeretler bulmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Bir önemli engel de
etrafınızdaki insanlardan gelen telkinlerdir. Sizin iyi bir üniversiteyi
kazanamayacağınıza, istediğiniz üniversiteye gidemeyeceğinize, istediğiniz
başarıları kazanamayacağınıza dair sürekli telkinlerde bulunurlar. Sakin olun ve
siz sadece hedefinize odaklanıp kazanacağınıza inanın. Sadece sizin inanmanız
yeterlidir. Unutmayın ki neyi düşünürseniz onu yaşarsınız. Bir diğer tehlikeli
engel de cazibesiyle saatlerce başınızı kaldıramadığınız televizyon… O dizi
senin bu dizi benim, eğlence programları vb. "Şu program beş dakika
izleyeyim tekrar oturup ders çalışacağım" düşüncesiyle başlayan, televizyon
başına oturup harcadığınız onlarca saat. Bunun yanı sıra sizin için çok önemli
olan zamanınızı çalan internet ve tam odaklandığınızda bir arkadaşınızdan gelen
bir çağrı ya da mesaj… Bunların
geleceğinizi, hayallerinizi elinizden almasını engelleyecek güce sahip değil
misiniz? Diğer engel ise kişinin başarı yolunda ördüğü duvarlardır.
Kazanamayacağınıza dair oluşturduğunuz inançlardır. Eğer kazanamayacağınızı,
yeteri kadar zeki olmadığınızı, yeteri kadar çalışmadığınızı, okul puanınızın
yeterli olmadığını düşünüyorsanız, içinizde bu telkinler varsa ne yazık ki
kazanmazsınız.
Sizler bu engelleri aşabilecek güce sahipsiniz. Sizler isterseniz bu engellerin tümünü ortadan
kaldırabilirsiniz. Üniversiteyi kazananlar özel ve çok zeki olduklarından
değil, bu tür engelleri aşabildikleri için kazanmışlardır.
Hayatımızda sürekli bizi hedeflerimizden vazgeçmemiz için tetikleyecek
barikatlar olacaktır. Sizler inanırsanız ve hedeflerinize odaklanırsanız
engelleri görmeyebilirsiniz bile. Bu barikatların üstünden geçmeyi başarabilirsiniz. Böylece hedefinize bir adım daha yaklaşırsınız.
Sizlere önerimiz, kendi koyduğunuz sınırlarınızdan bir an önce
uzaklaşmanızdır. Hedefinize ulaşmak için son bir adım kalmışken son anda
vazgeçmeyin. Bunları yaparken Temel ve Dursun'un başına gelenleri de aklınızdan çıkarmayın sakın. Temel
ve Dursun yüzmeye karar vermişler. Başlamışlar yüzmeye. Marmara ve Ege Denizi,
Akdeniz, Cebelitarık Boğazı ve Atlas Okyanusu derken New York yakınlarında Hürriyet anıtını
gördüklerinde Temel Dursun' a şöyle demiş: "Dursun ben çok yoruldum,
geriye dönelim."
Sizinki de böyle olmasın?
Hiçbir engelin, hiçbir tuzağın, hiçbir kurdun, hiçbir duvarın,
hiçbir kapanın sizi durdurmasına izin vermeyin.
Bütün engelleri aşmak için
müthiş enerjiye sahipsiniz. O kadar çok emek harcayıp bu tip engellerin sizi yıldırmasına ise asla
izin vermeyin. Bütün engellerin üstesinden gelebilecek güce sahipsiniz.
Leonardo da Vinci oluşturduğu eserlerle Rönesans sanatına
yön vermiş, ünü, zamanı aşarak günümüze kadar ulaşmış ender sanatçılarımızdan
biridir. Bu meşhur sanatçının zorluklara bakış açısı şöyledir:
"Engeller ve zorluklar beni yıldıramaz. Her engel, beni
dahi iyiye doğru kaçınılmaz bir değişime iter. Gözünü yıldıza diken kişi,
kararını değiştirmez."
Engelleri aşarken, onların üstesinden gelirkenki ruh haliniz,
bir sonraki engelde ne tip bir davranış kalıbı seçeceğinizi belirler. Bunu da
hatırlamanızı tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder