Hayattaki Önceliklerinizi Nasıl Belirlersiniz?



Bazı zamanlar kafamızı kendimiz karmakarışık hale getiririz. Sonra da güya çok iş yaptığımızı zannederiz. Oysa tam tersi hiçbir iş yapılmayan durgun bir gündür o gün. Bu zamanlar kafamıza tarifsiz bir sorunun takıldığı anlardır. Ya onu büyük bir telaş içerinde çözme yoluna gideriz ya da sürekli kafamızı meşgul ederken, başka işle verimsiz bir şekilde ilgileniriz. Her iki durumda da kafamız karışıktır, karışık olmaya da devam edecektir.

Yapılması gereken öncelikler karşısında, eğer verim almak istiyorsak telaşı bırakmamız gerekiyor. Her şeyin başı sakinliktir. Kafanızın karışık olduğunu hissettiğiniz ve neyin önemli neyin önemsiz olduğunu kestiremediğiniz anlarda problemin üzerine ısrarla çözüm için gitmeyin. Çünkü böyle anlar, “suyu akışına bırak” denilen anlardır. Sorunun çözümü için beklediğiniz gönlerde şartlar onu en kolay yönüyle ve çözümüyle gözünüzün önüne getirir. Hiç abartmıyorum, bazen de sorunu çözülmüş halde karşınızda bulursunuz. Yeter ki telaş etmeyin, sakin olun.

Yaşamınızdaki telaşın en büyüğü, gelecekteki sahip olmak istediğiniz şeylerdir. Bu telaş farkında olmadan sizi zamanla ihtirasa da sürükleyip altında ezer; ve siz mutluluğun ne olduğuna yalancılaşırsınız. Zira, sürekli gelecekteki sahip olmak istediğiniz şeylere odaklanırsınız. Oysa hemen yanı başınızda öyle güzel sahip olduğunuz şeyler vardır ki, bunun farkına varmazsınız. Hele ki başka birileriyle kendinizi kıyaslamanız var ya… Bu, tehlikenin en büyüğüdür. Bir insan sizden bir üst seviyede görünebilir, ama unutmayın ki siz de birilerine göre bir üst seviyedesinizdir. Kimin daha mutlu ve huzurlu olacağını, hayattan daha fazla lezzet alacağını kimse bilemez, bu tamamen kişinin kendisine bağlıdır.

Bütün sorun ne istediğinizdir; ve sizin için neyin önemli olduğudur. Siz sahip olduklarınızı sürekli hatırlayın, size bahşedilmiş güzelliklerin farkına varın, görülmesi gerekenleri görmesini bilin. Hayatınızı asla başlarda da dediğim gibi izlemiş olduğunuz trajik ve acıklı bir film gibi görmeyin. Çünkü gerçek yaşam hiçbir acıklı film kadar kötü veya acınacak değildir. Bir defa, kendinize yapacağınız en büyük kötülük yaşamınıza ve kendinize acımanız olacaktır. Bunu asla yapmayın.

Yeryüzü yaşamında merhametten başka, sizi temin ederim ki acınacak veya oturup ağlanacak hiçbir şey yoktur. Uğruna oturup ağlayacağınız hiçbir şey ebedi değildir, gün doğup gün batacaktır. O halde yaşamınız  bir “pembe dizi” olmasın. “Allah’ım! Bir bu eksikti” deyip, yaşamı çekilmez hale getirmeyin.

Aslında, çoğu kez yaşamımızı olumlu ve güzel yönlerde değiştirmek için yapmamız gereken şey apaçık ortadayken kalkıp yapmayız. Açıkçası biraz tembelce davranırız. Güzel hayatı oluşturmak elimizde olduğu halde, “Ben şimdi ne yapacağım?” deyip, kafamızı karışık hale getirir oturup kara kara düşünürüz. Oysa hayır! Adım at, harekete geç; göreceksin oturup kara kara düşünmekten çok daha güzel sonuçlar çıkacak ortaya.


Lilay Koradan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder