Bazı zamanlar
kafamızı kendimiz karmakarışık hale getiririz. Sonra da güya çok iş yaptığımızı
zannederiz. Oysa tam tersi hiçbir iş yapılmayan durgun bir gündür o gün. Bu
zamanlar kafamıza tarifsiz bir sorunun takıldığı anlardır. Ya onu büyük bir
telaş içerinde çözme yoluna gideriz ya da sürekli kafamızı meşgul ederken,
başka işle verimsiz bir şekilde ilgileniriz. Her iki durumda da kafamız
karışıktır, karışık olmaya da devam edecektir.
Yapılması gereken öncelikler karşısında, eğer verim almak istiyorsak telaşı bırakmamız gerekiyor. Her şeyin başı sakinliktir. Kafanızın karışık olduğunu hissettiğiniz ve neyin önemli neyin önemsiz olduğunu kestiremediğiniz anlarda problemin üzerine ısrarla çözüm için gitmeyin. Çünkü böyle anlar, “suyu akışına bırak” denilen anlardır. Sorunun çözümü için beklediğiniz gönlerde şartlar onu en kolay yönüyle ve çözümüyle gözünüzün önüne getirir. Hiç abartmıyorum, bazen de sorunu çözülmüş halde karşınızda bulursunuz. Yeter ki telaş etmeyin, sakin olun.
Yaşamınızdaki telaşın en büyüğü,
gelecekteki sahip olmak istediğiniz şeylerdir. Bu telaş farkında olmadan
sizi zamanla ihtirasa da sürükleyip altında ezer; ve siz mutluluğun ne olduğuna
yalancılaşırsınız. Zira, sürekli gelecekteki sahip olmak istediğiniz şeylere
odaklanırsınız. Oysa hemen yanı
başınızda öyle güzel sahip olduğunuz şeyler vardır ki, bunun farkına
varmazsınız. Hele ki başka birileriyle kendinizi kıyaslamanız var ya… Bu,
tehlikenin en büyüğüdür. Bir insan sizden bir üst seviyede görünebilir, ama
unutmayın ki siz de birilerine göre bir üst seviyedesinizdir. Kimin daha mutlu
ve huzurlu olacağını, hayattan daha fazla lezzet alacağını kimse bilemez, bu
tamamen kişinin kendisine bağlıdır.
Bütün sorun ne istediğinizdir; ve sizin
için neyin önemli olduğudur. Siz sahip olduklarınızı sürekli hatırlayın,
size bahşedilmiş güzelliklerin farkına varın, görülmesi gerekenleri görmesini
bilin. Hayatınızı asla başlarda da dediğim gibi izlemiş olduğunuz trajik ve
acıklı bir film gibi görmeyin. Çünkü gerçek yaşam hiçbir acıklı film kadar kötü
veya acınacak değildir. Bir defa, kendinize yapacağınız en büyük kötülük
yaşamınıza ve kendinize acımanız olacaktır. Bunu asla yapmayın.
Yeryüzü
yaşamında merhametten başka, sizi temin ederim ki acınacak veya oturup
ağlanacak hiçbir şey yoktur. Uğruna
oturup ağlayacağınız hiçbir şey ebedi değildir, gün doğup gün batacaktır. O
halde yaşamınız bir “pembe dizi”
olmasın. “Allah’ım! Bir bu eksikti” deyip, yaşamı çekilmez hale getirmeyin.
Aslında, çoğu
kez yaşamımızı olumlu ve güzel yönlerde değiştirmek için yapmamız gereken şey
apaçık ortadayken kalkıp yapmayız. Açıkçası biraz tembelce davranırız. Güzel
hayatı oluşturmak elimizde olduğu halde, “Ben şimdi ne yapacağım?” deyip,
kafamızı karışık hale getirir oturup kara kara düşünürüz. Oysa hayır! Adım at, harekete geç; göreceksin oturup kara kara
düşünmekten çok daha güzel sonuçlar çıkacak ortaya.
Lilay Koradan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder