"Nereye
gideceğinizi bilmiyorsanız, varacağınız
yerin önemi
yoktur."
Peter Drucker
Yolumuzda ilerlemek şartıyla bir on yıl sonrasını görebiliyor
olsak, herhalde hayatlarımızı daha ciddiye alabilirdik. Bu, hazırlanmakta
olduğumuz sınavı kazanma konusundaki ciddiyetimiz ve istediğimiz sonucu almamız
anlamına geliyor. Şimdi şu hikâyeye bir kulak verelim:
Adamın biri, Niagara Şelalesi üzerindeki akarsuyun kena- rında
küçük bir sandalın içinde oturuyordu. Rüzgâr esiyordu, suyun dalgalanacak hali
yoktu ve güneş, bulutsuz bir gökyüzünde ışıldıyordu. Adam sandalını az önce
nehrin yatağından almış ve kıyıdan birkaç metre uzaklaşmıştı. Onun endişe duymasına
neden olacak hiçbir şey yoktu ilk başlarda. Sonra balık tutmak için oltasını
suya salladı ve oltası suda gezinirken, o da hayal âleminde gezinmeye başladı.
O sırada sandal da yavaşça hareket ediyordu. Su oldukça sakin olduğundan adam
pek önemsemedi, ta ki geri dönülmez bir yöne doğru gittiğini fark edinceye
kadar.
Adam ise hâlâ tutacağı balıkları düşünüyordu. O günün hayalini
bir hafta önceden kurmaya başlamıştı. Kayığın hareket etmesini engellemek için
ne yapılabileceğini düşünmek üzere bir hayli vakti vardı. Bu yüzden de hiç
sıkıntıya girmeden avlanmaya ve hayaller kurmaya devam ediyordu.
Bir anda düşünmeyi bıraktı ve bulunduğu ortama geri dönüp
gelen sesin kaynağını anlamaya çalıştı. Sesin geldiği yer görülmüyordu ama
uzaktan geldiği belliydi. Ses çok kısa bir zamanda kulağı hırpalayacak seviyeye gelmiş, oldukça rahatsız
eder olmuştu.
Dikkatini çeken bir diğer olay ise sandalına artık hakim olamadığı
ve onun, hızına karşı konulmaz bir şekilde ilerlemesiydi. Etrafına biraz bakındıktan
sonra nehir yatağının geriye doğru çekilmiş olduğunu gördü. Tek kürekle
sandalını kıyıya doğru götürmeye çalıştı.
Bütün bu olanlara anlam vermeye çalışıyordu. O denli huzurluyken,
sükûnet ve güven dolu bir ortamdan, birdenbire kavramakta ve kontrol etmekte
zorlandığı bir ortamın türbülansına girmişti.
O an, her şeyin farkına vardı, olayın ne kadar ciddi olduğunun
da… Gök gürültüsünü andıran sesler, artan köpükler, havada dönerek yükselen su
damlacıklarının oluşturduğu sis ve sandalının kontrol edilemeyen hareketi,
içinde bulunduğu korkunç durumu kanıtlıyordu: Niagara Şelalesi'nin akıntısına kapılmış
ve sürüne sürüne şelalenin ucuna dek gelmişti.
O âna kadar olanlar gözlerinin önünden geçmeye başladı. Aslında
sürüklenme ihtimalinin olduğunu göz önünde bulundurup avlanmaya çıkmadan önce
birtakım önlemleri almış olsaydı, sandalına motor taktırsaydı bütün bunlar
başına gelmeyecekti. Bir anda tüm olanları baştan düşünmeye başladı. Keşke daha
tedbirli olsaydı...
Kısa süre içinde, bir felakete yakalanan bu sandalın haberi
halka ulaşmıştı. Nehrin etrafında, olayı görebilmek için gelen insanlar
toplanmıştı. Ne olacağını önceden bilen bu insanların yardım etmek için orada
toplanmış oldukları anlaşılıyordu ama bu ümitsiz insanı kurtarmak için yapacakları
herhangi bir girişim, kendi güvenliklerini tehlikeye atmaları anlamına
gelecekti. Bazıları nehre ip ya da ağaç dalları atarak birkaç ümitsiz hamle
yaptılar. Çoğunluğu ise, aslında hiç olmaması gereken bir felakete birazdan
şahit olacakları için afallamış bir halde beklemeye başladılar.
Adam çok geçmeden hayatının sonuna geldiğini anladı. Her şey
ihmalkârlığı yüzünden olmuştu ve kimseyi suçlayamıyordu. Bu çok acı bir duyguydu.
Küçücük bir zaman ayırıp gereken şeye önem vermemesi sonucu kendi cezasını çekecekti,
hem de çok ağır bir şekilde. Kendi hatasının kurbanı olmuştu.
Son kez, yaşamak için ikinci bir hakkı olsa neler yapabileceğini
düşündü... Düşünceler binlerce yükseklikten büyük bir güçle akan su gibi
beynini kemirmeye başlamıştı.
Yaşamak için ikinci
bir fırsatı olsaydı, başına gelebilecek olan bu felaketin önlemini önceden alırdı. Olabilecek kötü
ihtimalleri düşünüp bunlara yakalanmamak için elinden geleni yapardı...
Sahip olduğu yeteneklere, karşısına çıkan fırsatlara, elindeki
imkânlara ve zamanına daha fazla değer verirdi. Odaklanması ve çok vakit ayırması
gereken işlerin önüne geçebilecek tembelliğe bir son verir, kendini kontrol
altına alırdı.
Ne yazık ki, tüm bunları gerçekleştirebilecek zamanı artık kalmamıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder