Dost Kazanma Sanatı



Hayatın bazı zamanlarında karanlık bir sokakta, yapayalnız kaldığın zamanlar olur. Ümitlerini yitirmiş dolaşırken belki çaldığın hiçbir kapı açılmaz. Hep senden şüphe ederler. Yorgun adımlarla ilerlerken gökte bir yıldız parıltısı da yoktur; çünkü o an yıldız senin içindeki duygularındın. Bu duygular, ufukta korkunç fırtınaların belirtisi olan içimizdeki korkuları giderir.


Hani, sofranda oturup karınlarını doyuranlar nerededir? Hani ellerinden tutup da çamurdan çıkardıkların?

Hani torbasını nimetlerle doldurup yola düşürdüklerin? Zaten, sen tüm iyiliklerini bu sorulara cevap almak için yapmamıştın ki… Sen yüreğinin sesini dinlemiştin.

İşte bütün ümitlerini ve dermanını yitirdiğin sırada, önünde seni aydınlık ve sıcaklığa çağıran bir kapı açılır. Bu kapı dost kapısıdır. Önünde açılan bu kapıya girdiğin zaman seni kucaklayan sıcak bir kalp bulursun. Alnına dolan ıslaklığı kurulamağa çalışan şefkat kalbidir bu. Seni sıkıca göğsüne bastırır. Hemen yorgun kalbini onun tertemiz ve sevgi kokan avuçlarına koy. Kurulmuş olan sofraya otur. Bu sofra hayatın güzelliğinin ve güzel yaşamanın şifresi olan dost sofrasıdır. Bol bol ye, iç. Sofradaki yiyecekler Allah’ın nimetleridir. Ona bütün kalbini aç. Bütün endişelerini dök. Yavaş yavaş sonsuz bir huzura kavuştuğunun kaybolduğunu hissederek, gözlerinde umut yıldızları ışıl ışık parlamaya başlayacaktır.
Bu kapı dostluk kapısıdır, bu sofra dostluk sofrasıdır. Bir zamanlar dost sandığın ve senin sofrandan yiyen fakat şimdi yok olan kimselere üzülme. Onlar yine bir gün senin kapını çalacaklardır.


Lilay Koradan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder