Çevremizde öyle güzellikler vardır ki, her
gün aralarında bulunduğumuz için bu güzelliklerin farkında bile değiliz.
Eğer güneş sene de bir doğsaydı ve o muhteşem batışıyla yine senede bir göz
kırpsaydı, insanlar bu manzarayı görmek için bir sürü paralar karşılığında
turlar düzenler, kıtadan kıtaya koşardı.
Tam tersi
düşünecek olursak, eğer yıldızlar yerine kapkaranlık gökyüzünde ta baştan beri
kızıl gezegenler tüm ihtişamıyla yer alsaydı bugün zerre kadar dikkatimizi
çekmiyor olurdu. Oysa şimdi… Bir gezegeni merakla gözlemlemek için milyarlık
teleskoplar alıyoruz. Şu halde alışıp da değer vermediğimiz muhteşem
güzelliklerin ne zaman farkına varcağız.
“Acılar içinde
Başarıyı Yakalayanlar” isimli kitabında geçen şu güzel ifadelere bakalım: “Gerçekte hiçbir işin, oluşun kendisinden
asalet yoktur. Asalet, ona o elbiseyi giydirendedir. Her böcek dut yaprağını
yiyebilir. Fakat hiç biri ipek böceği gibi bu yeşil ottan koza çıkaramaz. Öte
yandan dut yaprağı ipek olmaya hiç de mecbur değildir, ama olur. Fakat onu ipek
haline getiren bir canlı vardır. Bu canlı da, yaprakta ipek yapmak zorunda
değildir, ama yapar. Öyleyse, bu alemde hiçbir şey, kendi yeti sınırlarımızı
aştığı için şaşılacak kadar tuhaf değildir. Çünkü her şey bir emre itaat
ediyor. Bize düşen ise tüm bu olup bitenlere bakıp ufkumuzu genişleterek ibret
almak kalıyor.”
Lilay Koradan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder